Basına ve Kamuoyuna

25.11.2021 11:41:53
  • Büyük Font
  • Küçük Font
  • Sayfayı Yazdır
Basına ve Kamuoyuna

BASINA VE KAMUOYUNA

 

25 Kasım 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kadının (Mirabal kardeşler) cinsel saldırıya maruz kalarak vahşice öldürülmesinin ardından 25 Kasım 1999 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” ilan edilerek kadınların maruz kaldığı şiddete yönelik mücadelesine önemli bir anlam kazandırılmıştır.

 

 Anayasada ve yasalarda kadın ve erkek eşit olduğundan bahisle devletin eşitsizliği ve ayrımcılığı bertaraf etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak 20 Mart 2021 tarihinde kadınların insan hakları beyannamesi olan İstanbul Sözleşmesi’nden hukuka aykırı bir gece yarısıkararı ile çekilmiştir. Hukuka aykırı çekilme kararının üzerinden 8 ay geçti. Çekilme kararının açıklanmasından hemen sonra ise Türkiye’de 24 saatte 6 kadın öldürüldü.Yani, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının açıklanmasından sonra erkek şiddeti hızla artmaya devam etti.

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ile birlikte erkek failler;

  • şiddet eylemlerinin cezasızlık ile ödüllendirileceğini,
  • duruşma salonlarında kadınların itibarsızlaştırılarak faillerin korunacağını,
  • toplumda cinsiyetçi bakış açısının her yerde her türlü kabul edileceğini ve
  • eşitlik ve ayrımcılığa karşı bütüncül politikalardan vazgeçildiğine

dair adeta bir taahhütte bulunulduğunu öğrenmiş oldular ve bu varsayım ile şiddet eylemlerini sürdürmeye devam etmektedirler.

 

Şiddetin meşru bir zemine indirgendiği algısı şiddet uygulayanları cesaretlendirmekteyse de bilinmesi gerekir ki; hukuka aykırı bir kararla açıklanan mesnetsiz çekilme kararı, sözleşmeyi ve sözleşmenin emredici hükümlerini yürürlükten kaldırmamakla birlikte uygulanmıyor olmasını da meşru kılmamaktadır.

 

Kadına yönelik her türlü şiddet eylemi SUÇTUR.

6284 sayılı Kanun yürürlükte ve uygulanmak zorundadır,

Nafaka ödeme yükümlülüğü Türk Medeni Kanunu hükümleri gereği devam etmekte ve yeni bir düzenleme gerektirmemektedir.

 

Biz kadın avukatlar hane içinde, sokakta, kollukta ve adliyelerde her gün kadınlara yönelik uygulanan şiddeti bizzat yaşıyor, görüyor ve bu eylemlere karşı verilmesi gereken hak mücadelesinde yer alarak;cinsiyetçi, basmakalıp mağdur suçlayıcılığın önüne geçmek için, kadına yönelik şiddette faillere yönelik yürütülen soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki hata ve eksikliklerin giderilmesi için, savunma adı altında mesleki etik ve ahlak kurallarını hiçe sayan müdafii beyanlarına karşı damücadele ediyoruz.Öyle ki, meslek kuralları kapsamında cinsiyetçi söylem ve savunma adı altında, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığın meşru kılınmadığına dair gerekli değişikliklerin yapılması için çalışmalar başlatılması için mücadelemizi sürdüreceğiz.

 

İnsan hakları içinde değer sırası bakımından ilk ve temel olan yaşam hakkı, kamusal makamlar tarafından öldürülememe ve yaşama yönelik tehlike ve risklere karşı yine kamusal otoriteler tarafından korunma hakkını içerir.

 

Devlet, yaşam hakkı karşısında hem aktif hem de pasif zorunluluk içerisindedir. Dolayısıyla devletin, devletin tüm kurumları ve bağımsız yargının, kadına yönelik erkek şiddetine karşı tüm uluslararası ve ulusal mevzuatın gereğini yaparak ivedi bir şekilde şiddet eylemlerini durdurmakla ve var olan yargılama süreçlerini etkin bir şekilde tamamlamakla yükümlü olduğunu, aksi halde görevin yerine getirilmediğinidikkate getirme gereğini duyuyoruz.

 

Bununla beraber, Muğla İlinde, halen yeterli sayıda Kadın Sığınma evlerinin İlçe ve Büyükşehir Belediyesi tarafından faaliyete geçirilmemiş olması, keza yetkililerin görevlerini yerine getirmedikleri anlamına gelmektedir. Belediye Kanunu’nun 14. maddesine göre, büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100 binin üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için sığınma evleri açmak zorundadır.

 

Muğla Büyükşehir Belediyesi kapsamında faaliyette olan tek bir sığınma evinin olmadığını yıllardır ifade ediyoruz. İlgili sığınma evinin faaliyete geçirilmediğine dair ardına saklanılan gerekçelerin tümü ise hükümsüzdür. Bu durum ancak ve ancak, Büyükşehir Belediyesi tüm yetkililerin kadına yönelik şiddete dair HİÇBİR KOŞULDA bütüncül politikalarının olmadığını, kadına yönelik şiddete dair mücadeleyi HİÇBİR SURETTE ciddiye almadıklarını, kadına yönelik erkek şiddetinin görevlerini yerine getirmeyerek İŞTİRAKINI sağladığını ifade etmektedir. Bu durum karşısında,yerel yönetimlerin de yasal zorunluluklarını yerine getirmeyerek görevlerini ihmal ettiklerini açıkça ortaya çıkmaktadır.

 

Şiddete maruz kalan kadınların, adliye koridorlarında, kati rapor almak üzere devlet hastanesinde ve suçun soruşturması ve kovuşturulması için gerekli olan tüm birimlerinde, suça maruz kaldıklarını ispatlamak için insan üstü çaba sarf etmekteler. Bunun nedeni ise çok açık; Suç ihbarı ya da şikâyeti sonrası bilinçli atalet içerisinde olan mekanizmalar, kadınları daha çok şikâyetten vazgeçirmeye yönelik üstün çaba sarf etmekteler. Dolayısıyla yıllardır ifade ettiğimizin bir parça ilerisine gidilemediği için aynı beyanları tekrar etmek zorunda kalmaktayız.

 

Kollukta,

Adliyede,

Hastanede, …… her yerde suçtan zarar gören birden fazla kez örselenmekte, adalete erişimi bilinçli bir şekilde sistematik olarak engellenmekte. Bu durum karşısında kadınları çiçekler ve kutsiyet beyanları ile değil, tüm görevlere talip olan yöneticilerin yasal yükümlülüklerini ivedi olarak yerine getirmelerine yönelik çağrıda bulunuyoruz. Bu yükümlülükleri yerine getirmeyen tüm yetkililerin aksi yönde beyanları hükümsüzdür.

 

Muğla Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu olarak elde ettiğimiz kazanımları ihlal edecek ve ortadan kaldıracak düzenleme ve değişikliklerin, bu yönde görevini ihmal eden tüm kurum, kuruluş ve yetkililerin karşısında olmaya devam edeceğimizi,gereken yasal prosedürlere başvuracağımızı ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık ve şiddetin ortadan kaldırılması için mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz. 25.11.2021

Muğla Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu

 

Fotoğraf Galerisi