MUĞLA BAROSU KADIN HAKLARI ve TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ KOMİSYONU 25 KASIM BASIN AÇIKLAMASI

24.11.2018 13:44:25
  • Büyük Font
  • Küçük Font
  • Sayfayı Yazdır
MUĞLA BAROSU KADIN HAKLARI ve TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ KOMİSYONU 25 KASIM BASIN AÇIKLAMASI

MUĞLA BAROSU KADIN HAKLARI ve TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ KOMİSYONU
25 KASIM  KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLAR ARASI MÜCADELE GÜNÜ
BASIN AÇIKLAMASI

 

Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak – korumak ve bu kavramlara günlük yaşamın içinde işlerlik kazandırmak sadece Muğla Barosunun değil Türkiye’ deki bütün Baroların en önemli görevidir.

Çünkü, HUKUK ORTAK YAŞAMI DÖNÜŞTÜRÜR…
Ve Barolar hukukun uygulanmasında kamusal saç ayağını oluşturur !

Ne zaman ki, HAKLAR soyut ve günlük yaşamın dışında değil, yaşamın her anında varlığı hissedilebilen, kişisel ve toplumsal yaşam kalitesini artıran somut değerler haline gelir, işte o zaman ortak yaşam daha iyiye doğru dönüşür…

Bu nedenle, tam da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Ve Uluslararası Dayanışma gününde MUĞLA BAROSU KADIN HAKLARI ve TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ KOMİSYONU olarak HUKUKA ve YAŞAMA dair sözümüzü söylemek istiyoruz !

I- ORTAK YAŞAMI DAHA İYİYE DÖNÜŞTÜREBİLMEK İÇİN ŞİDDETİ GÖRÜNÜR KILMAK İSTİYORUZ…

Çünkü;
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 20 Aralık 1993 tarihinde kabul edilen Kadınlara Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılmasına Dair Bildirge’ de belirtiği üzere ;
• Tüm insanların eşitliği, güvenliği, hürriyeti, bütünlüğü ve onuruna ilişkin hakların ve ilkelerin kadınlara evrensel olarak uygulanmasına acilen ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz
• Bu hakların ve ilkelerin, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme de dahil olmak üzere uluslararası belgelerde korunduğuna dikkat çekmek istiyoruz
• Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin etkin olarak uygulanmasının kadınlara yönelik şiddetin önlenmesine çok ciddi katkıları olacağına inanıyoruz
• Kadınlara yönelik şiddetin, kadınların haklarının ve temel özgürlüklerinin ihlalini oluşturduğunu ve bu hak ve özgürlüklerini kullanmalarının giderek zedelendiğini, geçersiz kılındığını gözlemliyoruz
• Kadınlara yönelik şiddet konusunda bu hak ve özgürlükleri koruma ve teşvik etme konusunda kazanılmış hakların giderek kaybedilmesinden kaygı duyuyoruz
• Kadınlara yönelik aile içindeki ve toplumdaki şiddetin yaygın olduğunu ve gelir, sınıf ve kültür farkı gözetmediğini endişe içinde gözlemliyoruz
• Kadınlar için toplumda hukuksal, sosyal, siyasal ve ekonomik eşitliği kazanma fırsatlarının  devamlı ve sürekli şiddet sebebiyle kısıtlı olması karşısında son derece kaygılıyız…

II- İŞTE BU NEDENLERLE ŞİDDETİ GÖRÜNÜR KILABİLMEK İÇİN TOPLUMSAL FARKINDALIĞI ARTTIRMAK İSTİYORUZ…

ŞİDDETİ ALGILAMAK VE FARKINA VARMAK KONUSUNDA, TÜM İNSANLIĞIN ORTAKLAŞTIĞI İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİNİ ESAS ALIYORUZ…

VE BU BAĞLAMDA, KADINLARA YÖNELİK ŞİDDETİN ORTADAN KALDIRILMASINA DAİR BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BİLDİRGESİNİN “ŞİDDET” TANIMINA DİKKAT ÇEKMEK İSTİYORUZ …

Kadınlara yönelik şiddet, ister kamusal ister özel hayatta olsun onları tehdit ederek, zorlayarak veya özgürlüğünden keyfi olarak yoksun bırakarak gerçekleştirilir, dikkatlere getirmek istiyoruz…

Bu şiddet, kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik zarar/acı verir ya da bu sonucu doğurması muhtemel olan, cinsiyete dayalı her türlü şiddet eylemini içerir, dikkatlere getirmek istiyoruz…

Kadınlara yönelik şiddetin, şimdi sıralayacaklarımızla sınırlı olmaksızın;
• Dayak ve hırpalama, ev halkına dahil olan kız çocuklarının cinsel suistimali, evlilik içi tecavüz, kadın cinsel organını sakatlama veya kadına zarar veren diğer geleneksel uygulamalar, eş haricinde (ev halkına dahil) kişilerce uygulanan şiddet, sömürüyle bağlantılı şiddet de dahil olmak üzere aile içinde meydana gelen fiziksel, cinsel veya psikolojik şiddet olduğuna dikkat çekmek istiyoruz…
• Tecavüz, cinsel suistimal, iş yerinde, eğitim kurumlarında veya diğer yerlerde meydana gelen cinsel taciz ve sindirme, kadın ticareti ve fahişeliğe zorlama da dahil olmak üzere genel olarak toplum içinde meydana gelen şiddet  olduğuna dikkat çekmek istiyoruz…
• Nerede olursa olsun devlet tarafından işlenen veya göz yumulan fiziksel, cinsel veya psikolojik şiddet olduğuna dikkat çekmek istiyoruz…

Unutulmamalıdır ki, kadınların siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni veya herhangi başka bir alanda tüm insan haklarından ve temel özgürlüklerden eşit olarak yararlanma ve bunların eşit koruması altında olma hakları vardır .

Bu haklar diğerlerinin yanı sıra özellikle şunları kapsar:
(a) Yaşama hakkı;
(b) Eşitlik hakkı;
(c) Özgürlük ve kişi güvenliği hakkı;
(d) Kanun önünde eşitlik hakkı;
(e) Tüm ayrımcılık biçimlerinden azade olma hakkı;
(f) Ulaşılabilecek en yüksek fiziksel ve ruhsal sağlık standardı hakkı;
(g) Adil ve elverişli çalışma koşulları hakkı;
(h) İşkence veya diğer zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleye veya cezalandırmaya maruz bırakılmama hakkı.

Şimdi, bu temel insan haklarından yola çıkarak, Baromuzun en önemli görevi doğrultusunda  şiddete maruz kalmış tüm kadınlarımızın haklarının hayatlarında işlerlik kazanabilmesi için sesleniyoruz…

Bu temel insan haklarınız yasalarca korunmaktadır, bu haklarınıza kavuşabilmek için adalet mekanizmalarına müracaat ediniz, maruz kaldığınız zararların adil ve etkin biçimde tazmin edilmesini talep etmek hakkınız vardır. İşbu çağrımızı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 20 Aralık 1993 tarihinde kabul edilen Kadınlara Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılmasına Dair Bildirge’nin 4 üncü maddesi uyarınca yapıyoruz. 

III- HUKUK UYGULAMASINDA YER ALAN TÜM AKTÖRLERE SESLENMEK İSTİYORUZ…

Toplumumuzda şiddet öylesine bastırılıyor ki kadınların % 48 şiddeti dile getiremiyor, yaşam kadınlar için şiddetle akıyor. Şiddeti dile getirmeyi göze alanlar ise, toplum tarafından dışlanıyor, yargılanıyor, ötekileştiriliyor…

Bunca yalnızlaşmayı, toplumsal baskıyı ve yaptırımları göze alarak sesini duyurmak isteyenleri gelin dinleyelim…

O kısık sesi duyalım…

Olayların gerçekliğini onların beyanları üzerinden ARAŞTIRALIM, SORGULAYALIM…

Hayır, kadının beyanını “tek gerçek” kabul ederek sorgusuz – sualsiz hüküm kuralım demiyoruz…
Kadının maruz kaldığı toplumsal cinsiyet ayırımcılığını görünür kılmak istiyoruz…
Çünkü, bunu görünür kıldığımızda toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesi için ADİL BİR YARGILAMANIN önünün açılacağına inanıyoruz…
Dile getirdiğimiz bu prensibin TOPLUMSAL DESTEK BULMASI, HAYATİ DERECEDE ÖNEM ARZ EDİYOR…
Bu nedenle, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi, 6284 sy yasa, CEDAW Sözleşmesi başta olmak üzere, ilgili tüm mevzuata;
- “kadının beyanı esastır” ilkesiyle yaklaşılmasını,
- Şiddetin görünür kılınması adına yapılan şikayet/başvurularda idari ve adli süreçlerin etkin olarak devreye girmesini, koruma tedbirlerinin gecikmeksizin alınmasını,
- 6284 sayıl kanunun ruhunun dönüştürülmeden uygulanmasını
talep ediyor ve kadınların özel ve/veya kamusal alanlarda yaşadıkları her türlü şiddetin takipçisi olacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz.


MUĞLA BAROSU KADIN HAKLARI ve TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ KOMİSYONU
 

Fotoğraf Galerisi